29 Kasım 2010 Pazartesi
KAR
birkaç gündür kar geliyorum diyordu zaten. hava sıcaklığı sıfırın altına düşüp çıkıyor, ilk kar taneleri yağmurun arasına karışıyordu. daha sonra bu kışın ilk karı yağmaya başladı. iki gün önce park halindeki arabaların üstünde, insanların fazla girip çıkmadığı bahçelerde beyazlıklar oluşmaya başladı. ve bugün işe gitmek için evden çıktığımda artık her yer bembeyazdı.
hava sıcaklığının 20 derece civarında seyrettiği istanbul'dan oldukça farklı havamız. kısacası götümüz donuyor. istanbul'un maksimumuyla nürnberg'in minimumu arasında neredeyse 30 derece fark var. hissedilen sıcaklıklara girmek bile istemiyorum, zira orada durum benim açımdan daha da sinir bozucu. ve tüm bunlar daha başlangıç: aralık ortasında nürnberg'de ısının eksi 26 dereceye kadar düşeceği tahmin ediliyor. kısacası aralık ayında bloga uzunca bir süre yazmamış olursam dölerek öldüğümü düşünebilirsiniz.
her kar yağdığında aklıma 1986 kışı gelir. istanbul bembeyaz bir kar örtüsüyle kaplanmış, okullar uzun bir süre tatil olmuş, insanlar işe dahi gidememişti. yer mantarı halimle karda yürümekte zorlandığımı hatırlıyorum. (tabii 1986 kışında boyumun ne kadar olduğunu hatırlamadığımdan bu anı bugün artık fazla bir şey ifade etmiyor.) benim açımdan kar en azından bir sene erken gelmiş, daha okula başlamamış olduğumdan okulların tatil olmasından da yararlanamamıştım. mahallenin çocukları, komşumuz seçkin amca'nın karısına evlilik yıldönümü hediyesi projesine katılmış, hep beraber üçüncü kata ulaşan bir kardanadam yapmıştık. kardanadam yükseldikçe seçkin amca'nın tırmanması güçleşmiş, ağırlık sorunu çocukların yüksek kısımları yapmasıyla çözülmüştü. 86 kışına dair anılarım parça parça ve bir sis perdesinin arkasında, hatıralarımın ne kadarı gerçekten benim hatırladıklarım, ne kadarını anne-babamın anlattıklarından kafamda birleştirdim, bilemiyorum.
bir diğer kar hatırası 90'lı yıllarda sık yaşanan kar yağışlarından birine dair. istanbul erkek lisesi'nde yatılı okuyan antalyalı bir arkadaşımız, kar yağmaya başladığını görünce kendinden geçmiş, dersten çıkıp kartopu oynamak, kardanadam yapmak istemişti. hafifçe süzülen o ilk karla kartopu falan oynanamayacağını anlatarak biz istanbullular, hayatında ilk defa kar yağışı görmesinin yaşattığı heyecanın içine etmiştik.
bugün, 30 yaşında ve karın kışla eşanlamlı olduğu bir ülkede yaşarken bile o çocukça sevinci duyuyorum. penceremden şehrin kar altında kalmış silüetine bakarken, çocukluğumda okulların tatil olmasının, günlük yaşamın askıya alınmasının, normalin dışına çıkmanın verdiği huzuru içimde hissediyorum.
kim bilir, belki de almanlar'ın güneşi delice sevmesinin nedeni, hava sıcaklığı 25 dereceyi geçtiğinde okulların, 35 dereceyi geçtiğinde iş yerlerinin tatil olmasıdır.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder