16 Kasım 2010 Salı
10 KASIM - ÖLÜM
korkmayın, "atam, atam, sen kalk da ben yatam" demeyeceğim. onu yapan zaten yeterince var. (yeterince ne demek? diktatörünü ölümünün 72 yıl sonrasında ruh çağırma seanslarıyla anan bir ülkede, bu stockholm sendromu salgınına kendini kaptıran her bir insan olması gerekenden bir fazladır!) artık 10 kasım'ın çevresine yuvalanmış, hakkında konuşabileceğimiz birden fazla ölüm var... dünyada dört dakikada bir işçinin iş kazasında hayatını kaybettiği düşünülecek olursa, geçtiğimiz 10 kasım'da da yaklaşık 360 işçi öldü mesela. üretimin katliam anlamına geldiği bir ekonominin karşısında tek tek "yatan"lara "kalk" demenin ağırlığı ne olabilir ki? ama biz yine de 10 kasım'da ya da hemen öncesinde/sonrasında ölen, adı kolay kolay unutulmayacak olan insanlarla devam edelim.
örneğin geçtiğimiz 8 kasım'da 1976-1983 arasında arjantin'i kan kırmızısına boyayan cuntanın jorge videla ve orlando agosti'yle beraber liderlerliğini yapan antonio massera öldü. massera, aynı zamanda cunta döneminde işkencehane ve cezaevi olarak kullanılan deniz kuvvetleri mühendislik okulu esma'nın başında bulunuyordu ve 4 binden fazla insanın işkence görmesinden ve öldürülmesinden doğrudan sorumluydu.
arjantin'deki askeri diktatörlüğün "süper beyni" olarak biliniyordu massera. işkence merkezi "club athletico"da çok çalışmaktan yorulan işkenceciler, dinlenip stres atmak için masa tenisi oynarken, kurbanları kusana kadar 3. reich'ın propaganda bakanı joseph goebbels'in nutuklarını dinlemek zorunda bırakılırdı. "ülkedeki kaosa karşı mezarlıklardaki düzen"i vaad etmişti massera... ve bu hedefe ulaşmak için ülke çapında 700 işkencehane kurdu. acımasızlığıyla tanınırdı, emri altında çalışan işkenceciler "(amiral) sıfır tolerans" adını takmışlardı massera'ya. kaçırılan hamile kadınların bebekleri işkenceci polislere evlatlık verilirken, kendileri ya ceset ya yarı-ceset halinde uçaklardan atılan binlerce insanın arasına karışmıştı.
ve ahmet kaya öleli 10 yıl olmuş. söyleyecek fazla bir şey yok. "taraf"lı, "hürriyet"li kavgalara meze yapılmasın yeter! biz kendi başımıza da "bahtiyar" dinleyip, küfür savurmasını biliriz...
Etiketler:
10 kasım,
ahmet kaya,
antonio massera,
arjantin,
faşizm,
işkence,
mustafa kemal,
ölüm,
siyaset,
toplama kampı,
türkiye
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
4 yorum:
diktatör mü,nerede yaşıyosun sen
almanya'da yaşıyorum, herhalde uzaktan bakınca bazı şeyler daha net gözüküyor... :-)
adlandırmaya bir itirazın varsa, "diktatör"ü nasıl tanımladığını ve mustafa kemal'in hangi noktalarda bu diktatör tanımından ayrıldığını yazabilirsin...
ZAVALLI
türkiye'nin siyasi tarihine dair engin görüşlerini bizimle paylaştığın için çok teşekkür ederim, sen olmasan ne yapardık bilemiyorum...
Yorum Gönder