5 Ağustos 2010 Perşembe
INCEPTION'I NASIL BİLİRSİNİZ?
inception'ı salı akşamı sinemada izledim. en azından sıkılmayacağımı biliyordum, ama bir filmin yönetmeni memento'yu çeken insan (christopher nolan) olunca haklı bir beklenti vardı "sıkıcı değil"den ötesini göreceğim yönünde. ve inception'dan önceki filmi the dark knight'ın neden "muhteşem" olduğunu bir türlü anlayamamış olsam da, nolan beni bu sefer yarı yolda bırakmadı. film gerçekten güzeldi.
izlemeyenlere: gidin izleyin filmi. (ki bu da sizin için yazılmış son cümle; yazının geri kalanı filmi izlemiş olanlara yönelik!)
evet, filmi izlemiş olanlarla kaldığımız yerden devam ediyoruz...
inception birçok sahnede birbirinden farklı yorumlara açık kapı bıraktığı için film, özellikle de sonu hakkında birbirinden farklı yorumlar yapıldı. aşağıda internetten derlenmiş yedi farklı yorum var:
1 cobb filmin sonunda limbus'ta
aşağı yukarı her seyircinin sinema salonunu terkederken kendine sorduğu soru: bu gerçeklik miydi? cobb çocuklarına kavuştuğu sahnede totemi olan topacı çeviriyor, filmin kapanışında topaç sendelese de durduğunu göremiyoruz. bilindiği gibi topaç rüyadayken durmadan sonsuza kadar dönüyor. bu yorumu destekleyen bir başka unsursa, cobb'un çocuklarını abd'den kaçtığı gün bıraktığı yerde ve hiç değişmemiş olarak bulması. ayrıca miles da, film boyunca paris'te olmasına rağmen bir anda abd'ye gelmiş. dikkat çeken bir başka noktaysa grup üyelerinin uçakta uyanmalarının ardından hiç konuşmamaları. saito'nun bir telefonla cobb'u cinayet suçlamasından kurtarmasının ne kadar gerçekçi olduğu sorusu da bu yorumu destekler nitelikte.
tabii bu yorumun herhangi bir kesin kanıtı mevcut değil. ve genel olarak karmaşık olarak tanımlayabileceğimiz inception'ın bu kadar basit bir yorumla aydınlatılması da filmin geneline pek uymuyor.
normalde rüyada olup olmadığını anlamak için totemine bakan cobb'un topacı bırakıp çocuklarına koşması, rüyada olduğuna dair hiçbir şüphe duymadığını (ya da rüyayı gerçeklik olarak kabullendiğini) gösteriyor.
2 yusuf'un sedatif verdiği sahneden sonrası cobb'un rüyası
cinematical'da buradakine benzer bir yorumlar listesi hazırlayan peter hall, listesinde yusuf'un "rüya tekkesi"nde sedatif aldığı andan itibaren rüya gördüğü teorisine de yer vermiş.
yusuf'un müşterilerine verdiği oldukça sert sedatif, özellikle başka türlü rüya göremeyen insanların kulladığı bir madde. yusuf, cobb'un da bu aşamaya ulaşmış olabileceğini tahmin ettiğini söylüyor. sedatifin etkisiyle daldığı rüyadan uyandıktan sonra cobb bir aynanın önünde duruyor ve topacını çeviriyor. bir perdenin arkasında karısı mal'ın silüetini görüyor, karısının normalde yalnızca rüyalarında karşısına çıkıyor olması, halen rüyada olduğuna işaret ediyor olabilir. aynı zamanda topacının yardımıyla durumunu kontrol etmesi de, saito'nun içeri girmesi nedeniyle totemini hemen sakladığından mümkün olmuyor.
bu bağlamda ilginç olan bir diğer şeyse, yusuf'un yanında çalışan yaşlı adamın müşterilerin rüya görmek için değil, bilakis nihayet uyanmak için geldiklerini söylemesi. bu da, cobb'un yalnızca rüyalarında "gerçek" bir yaşam sürebileceği şeklinde anlaşılabilir.
3 film başta sona cobb'un rüyası
pek çok insanın paylaştığı (ki benim de filmi izlerken ve sinemadan çıktıktan sonra düşündüğüm buydu) filmin tamamıyla cobb'un rüyasından ibaret olduğu fikri hakkında chud.com'da devin faraci tarafından uzunca tartışılmış. cobb'un önadı dom; bu isim "dominant"ın kısaltması olarak düşünülmüş ve cobb'un tüm süre boyunca rüya gören ve "özne" olan insan olduğunu vurguluyor olabilir. filmde merkezi önemde olan birçok şey, örneğin insanların rüyalarına nasıl girilebileceği, açıklanmıyor. hikayenin geçtiği dünya hakkında hiçbir şey bilmiyor olmamız, bir rüyada olduğumuz fikrini destekleyebilir; malum rüyalarda "şeyler" basitçe "olur" ve genellikle herhangi bir açıklamaya ihtiyaç duymazlar. ayrıca filmde mal'ın cobb'a sürekli gerçekliğe dönmesini salık vermesi gibi bu yorumu destekleyen diyaloglar da var.
4 herşey cobb'un rüyası ve mal onu kurtarmaya çalışıyor
bu teoriye göre cobb limbusta, gerçek dünyada olan mal ise onu kurtarmak için çabalıyor. bu nedenle mal sürekli olarak cobb'dan intihar etmesini talep ediyor, zira ölmek rüyadan gerçekliğe dönmesini sağlayacak.
5 herşey cobb'un rüyası / filmin carl gustav jung'un arketip ("archetypus") teorisine dayanan analizi
cinemablend'de rich knight'ın carl gustav jung'un arketip ("archetypus" - "archetype") teorisine dayanarak yaptığı kapsamlı bir inceleme var. bu teoriye göre filmdeki karakterlerin hepsi aslında cobb ve ancak rüyanın sonunda cobb'un bu iç çatışmayla yüzleşmesi mümkün oluyor.
en iyisi psikolojiyle ilgilenen ve ingilizce bilen insanlar doğrudan knight'ın yazısını okusun, çünkü ben burada kısaca filmdeki farklı karakterlerin bu teoride nereye oturduğunu yazmaktan ötesini yapmayacağım: cobb'un karısı mal, "gölge" arketipi, yani cobb'un kişiliğinin karanlık yönünü simgeliyor. bu bağlamda "mal" sözcüğünün fransızca'da "kötü" anlamını taşıması da bir tesadüften fazlası olmuş oluyor. cobb, ancak kendi karanlık yönüyle savaşarak iç çatışmasını sonlandırabiliyor. bunun yanında arthur "kahraman", saito "baba" arketipleri, ikisi de cobb'un sahip olmak istediği özelliklere sahipler. rüyada dolandırıcı olan eames "yalancı", fischer "çocuk", ariadne ise "anima", erkeğin dişi yanı. miles "yaşlı, bilge adam" arketipi, yusuf'sa gerçeklikle hayal arasındaki bağlantı. rüyası tüm bu arketipleri bir arada hareket etmesini sağlayarak cobb'un kişiliğinin sorununu aşmasını sağlıyor. ki burada sorun cobb'un karısının ölümünü hazmetmesi olmak zorunda değil.
6 herşey cobb'un rüyası, ariadne ise cobb'un terapisti
hal phillips blogunda ariadne'nin cobb'un rüyasında - karısının ölümünü hazmedebilmesi amacıyla - bir "inception" gerçekleştirdiği fikrini ortaya atıyor. böylece ariadne cobb açısından "mr. charles" rolünü üstleniyor. ariadne cobb'un rüyasında karşısına rüyalara müdahale etme konusunda bir acemi olarak çıktığından şüphe uyandırmıyor. ancak ilginç biçimde cobb'un psikolojik sorunlarıyla sürekli olarak ilgilenen yıllardır arkadaş olduğu arthur değil, ariadne. bu teoriye göre fischer'in mal tarafından vurulması da dahil herşey ariadne'nin planı. bu teorinin dayanak noktalarından biri de prenses ariadne'nin yunan mitolojisinde minotor'u öldüren theseus'u labirentten çıkartması.
7 inception'ı film metaforu olarak okumak
yukarıdaki teorileri birleştirerek okumak da mümkün tabii. örneğin üçüncü ve dördüncü ya da beşinci ve altıncı teoriler buna oldukça uygun.
bunun yanında, faraci'in chud.com'da yaptığı gibi inception'ı bir film metaforu olarak görmek de mümkün. filmle rüya arasıdaki bağlantı (ya da benzerlik) daha önce birçok kereler tartışılmıştı. (bir örnek) inception'da mimarlar filmi yapanları (yönetmenler, oyuncular, teknik ekip vs.) simgelerken, her iki grup da rüya gören insanı ya da izleyiciyi kendi yarattıkları bir dünyanın içine çekiyor, değişik hile ve düzlemlerle onu kendi fikirlerine ve hayallerine göre yönlendiriyorlar.
bu teoride fischer izleyiciyken, cobb yönetmen, yusuf teknisyen, eames oyuncu, arthur yapımcı, ariadne senarist, saito finansör. cobb'un karısı mal ise yönetmenin filmi çekerken işine dahil ettiği kişisel ve / veya sanatsal sorunlarını simgeliyor.
sonuç olarak bu teorilerden biri ya da birkaçı birden doğru olabileceği gibi, hiçbirinin christopher nolan'ın anlatmak istediğiyle uyuşmama ihtimali de var. aslıda bu sorunun cevabı yalnızca nolan tarafından verilebilir, ancak filmi bilerek bu kadar yoruma açık bıraktığı düşünülecek olursa kendisinden bu hususta bir cevap alma olasılığımız da yok denecek kadar az.
Etiketler:
christopher nolan,
inception,
sinema
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
3 yorum:
bu yazida deli gibi spoiler var sanirsam.. o yüzden simdilik okumuyorum. Dark knight'in neden güzel oldugunu ben de anlayamadim. Daha dogrusu neden "kült film olacak" muamelesi gördügünü anlayamadim. Joker karakteri iyiydi, herkesin malumu... Ama onun haricinde pek bir numara yoktu. Bir de Avrupanin en büyük ekraninda izledim ben söylemesi ayip dark knight'i salonun ortasinda oturmama ragmen yüz cekimlerinde adamin bir agzina bir gözüne bakmak icin kafami hareket ettirmem gerekiyordu. O yüzden filmden pek bir sey anlayamadim.
Inception yeni bir matrix sankim. Güzelse iki kere giderim. Senaryosu biraz zor galiba bunun. Öyle görünüyor.
yazı başta sona spoiler, onun da ötesinde filmi izlememiş bir insana pek bir şey ifade edeceğini de sanmıyorum.
yuhh :D
Yorum Gönder