16 Ağustos 2010 Pazartesi

GOSTENHOF'TA BİR PAZAR




türkiye'de oruç tutmayan adamın da iftar sofrasında yerini alması, dini bayramların, dar anlamda dini olmaktan çıkıp bir nevi "toplum bayramı" haline gelmesi sadece türkiye'ye ya da islama özgü değil. almanya'da da katoliklerin yoğun olduğu bölgelerde cuma günleri balık yeme geleneği inançlı insanları aşmış örneğin, ahçısı anarşist olan lokanta bile cuma menüsüne mutlaka bir balık yemeği de koyuyor. benim gibi hayatında hiçbir dine inanmamış bir insan da - parası olduğunda - balıkları afiyetle mideye indiriyor. nürnberg'in merkezinde olduğu "franken" (frankonya) bölgesinin yöresel bir geleneği de pazar günleri "schäufele" yemek. "schäufele" domuzun kürek kemiğinin üstündeki etle beraber özel bir sosta saatlerce pişirilmesiyle yapılan yöresel bir yemek.


dün de pazar "schäufele"mi yemek üzere evden çıktım. havanın serince olması sayesinde midem düğümlenmeden ve alnımda boncuk boncuk terler birikmeden yiyebildim pazar yemeğimi. normalde pazarları palais schaumburg'a gidince üç-beş-on tanıdıkla karşılaşırım, dün bu anlamda bir istisnaydı. tek başıma oturarak bir yandan kitabımı okudum, bir yandan da yemek yedim.

daha sonra gostenhof-west'te ilk defa düzenlenen avlu bit pazarını dolaştım. münih'te gelenekselleşmiş olan mahallelinin binaların avlularında tezgah açıp ihtiyacı olmayan eşyaları satması bizim buralara yeni yeni geliyor. mahallenin doğu yakasında mayıs ayında bir kez gerçekleştirilen etkinlik, oturduğum mahalle olan gostenhof'un batı yakasında 30-40 kadar apartmanın katılımıyla gerçekleşti. bit pazarı, hem yoldan geçerken görülmeyen avluları görmek için iyi bir bahane oldu. gerçekten asmalarla, çiçeklerle bezenmiş çok güzel avlular vardı. hem de insanların biraraya gelmelerini, apartmandan apartmana geçerek birbirleriyle sohbet etmelerini görmek güzeldi. çoğu apartmanda aynı zamanda kekler, pastalar da yapılmıştı. yapılan satış biraz da kahve eşliğinde yapılan muhabbetin bahanesiydi.


normal bit pazarlarında organizatöre ya da belediyeye ödenen tezgah açma bedeli ortadan kalktığından fiyatlar da oldukça düşüktü. ben de fırsattan istifade on kadar kitap, bir film ve bir müzik cd'sini 11 euro'ya aldım, ki bu da beni bir hafta mutlu etmeye yeter. (kitaplar iyi çıkarsa okurken alacağım haz da cabası tabii.) fiyatlar beni o kadar şımarttı ki, 10 euro'ya bulduğum bir deri koltuğu çok pahalı olduğuna kanaat getirdiğim için almadım. şimdi - bir gün sonra - yaptığım salaklığın şokunu üstümden atmaya çalışıyorum...

1 yorum:

stalker dedi ki...

bir alttaki postun yorumlarında kendine ayarı vermişsin. ordan devam ederek daha fazla yazıver alamanya'yı.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...