24 Eylül 2010 Cuma
UTANÇ BİR BUMERANG
utanmak... çekingenlikten, yüzü kızarmaktan değil de, gerçekten pişman olunacak, utanılacak bir şey yaptığından utanmak... utanmak, bumerang gibi, geri dönüyor...
yıllar önce yersiz edilmiş bir laf, belki kırılmış bir kalp, peşini bırakmıyor, takip ediyor insanı, doğru zamanı bulup kıskıvrak yakalamak için... gecenin ne kadar uyku, ne kadar uyanıklık, ne kadar sarhoşluk olduğu belli olmayan bir anında geri dönüyor...
neden hatırlıyorum on beş yıl önce söylediğim bir sözü? oysa söyler söylemez farketmiştim yanlış olduğunu, karşımdaki insanın kalbini kırdığımı. daha o zaman pişman olmuştum ağzımı açtığıma. üzülmüştüm. yetmedi mi? yetmeyecek mi hiçbir zaman üzüldüğüm, utandığım?
utanç peşimi bırakmayacak mı? geri mi dönecek hep böyle geceleri yalnız ve savunmasız kaldığımda? daha kaç yıl ardımdan gelecek aptal bir anın hayaleti? belki kalbini kırdığım insan bile hatırlamazken...
adını bile hatırlamadığım, nerede olduğunu, ne yaptığını bilmediğim bir insandan nasıl özür dilerim, nasıl anlatırım ona üzgünlüğümü ve utancımı? ve ya o da hatırlıyorsa, ya derine işlemiş, kapanmayacak kahpe yaralar açmışsa sözlerim? ne ifade edecek yıllar sonra gelen bir özür?
on beşimde ve dimdik ayakta meydan okuduğum hayat; asaletli olacaktı koşum, ve asi bir arap atı gibi... oysa yaşlı bir katır gibi hissediyorum kendimi daha otuz yaşında, sırtımda yılların yükü, utanç ve pişmanlık hayaletleri... dar patikalarda yürüyorum, inatla, yavaş ve neşakkatli... bir yanım uçurum ve her duracak, belki de çökecek gibi olduğumda tekmeliyorsun beni...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
7 yorum:
Bu postu attığından beri 5 farklı zamanda girip 5 farklı yorum yazdım, sonra hepsini sildim gitti. Bu kadar kişisel bir itiraf ve hissiyata yorum yapmak doğru olmaz lakin halka açık bir yazıyla rahatlama yolunu seçtiğin için bu cüreti kendimde bulayım; siktir et be hacı...
hayatımın her anı bu tür şeyleri düşünerek geçmiyor. sanırım birçok insandan daha az utanacağım şey yaptım hayatımda. ama "bumerang gibi" demişim ya, dönüp geliyor, insanı yeniden buluyor utanç. işin pis yanı uzun yıllar kendini unutturmuş olduğundan hazırlıksız da yakalıyor...
Hala ve hala utanma duygusuna sahip olabilmek bile iş bu dünyada. Acı da verse bazı bazı, bu hissiyat insan kalabilmenin kriteridir zannımca.
antidoto ne güzel demiş hala utanma duygusuna sahip olabilmek konusunda.
bumerang geri dönüyor belki ama herkesin sahip olduğu bumeranglar affetmeyi ve empatiyi de öğretiyor.
kızmamayı, anlamayı öğreniyor insan. bilerek zarar verenlerle istemeden yapanları ayırt etmeyi öğreniyor.
o kişi seni affetmiş midir bilmiyorum ama insan utanmayı bildiği kadar kendini affetmeyi de öğrenmeli diye söylerim hep kendime...
bir de bu konuları hep düşünmekte ne sakınca var :)
aslında tüm hayat bireylerin basit/gündelik davranışlarına dayanmıyor mu?
herkes yeterince ahlaklı ve empatik olmaya uğraşsa dünya bu halde olmazdı gibi geliyor bana...
hep düşünsem bunları kafayı iyice çizerim be gand... geçmişin labirentinde kaybolmuş acınası bir figüre dönüşürüm...
bir de zaten dünya böyle olduğu için insanlar "yeterince ahlaklı ve empatik" olamıyor değil mi? ve insanlar "yeterince ahlaklı ve empatik" olmadıkları için dünya böyle değil mi? yumurta? tavuk?
insanların ahlaklı ve empatik ol"a"mamalarının bahanesi çoktur eminim.
böyle bir dünyada sıkı bir duruş sergilemek de zordur, doğru; ama ben kitlelerin ellerinden geleni yaptığını görmeye bile razıyım :)
yazık ki başka bahara...
Yorum Gönder