hiç ermeni arkadaşınız oldu mu? ama ermenistan'da doğup büyümüşler ya da diaspora ermenileri sayılmaz; hiç türkiyeli ermeni arkadaşınız oldu mu? hiç insanların gözünde nesilden nesile aktarılan korkuyu gördünüz mü?
ve bir nisan ayı daha - bilmiyorum kaç senedir olduğu gibi - abd başkanının "soykırım" deyip demeyeceğini bekleyerek geçti. ne yalan söyleyeyim, takip etmedim, bilmiyorum obama'nın ne dediğini, açıkçası umrumda da değil. aslında "etap zaferi" teşkil etmesi haricinde bir ayı clinton'ın, bush'un ya da obama'nın ne diyeceğiyle uğraşarak geçirenlerin de umrunda değil. onlar siyaseten öldürdükleri ermeniler'in sırtından hala siyaset yapmakla meşgul.
korkunç olan, faşistlerin bir yandan ermeni soykırımı'nın uydurma olduğunu anlatıp, bir yandan da başka kelimelerle soykırımın ne kadar haklı, ermeniler'in ne kadar adi, şerefsiz olduğunu, soykırımı bin kere hakettiklerini anlatmaları da değil. faşistler her yerde faşist; naziler de bugün hala hem holocaust'un yahudi propagandası olduğunu, hem de yahudilerin neden "parazit" olduğunu ve "parazit" muamelesi görmesi gerektiğini anlatıyor. korkunç olan, inandırıcılıktan uzak faşist yalanların bugün hala - herkes yalan olduğunu bilse dahi - herkesin dilinde olması.
sizin hiç ermeni arkadaşınız oldu mu? ama ermenistan'da doğup büyümüşler ya da diaspora ermenileri sayılmaz; hiç türkiyeli ermeni arkadaşınız oldu mu? hiç insanların gözünde nesilden nesile aktarılan korkuyu gördünüz mü? gözlerinin içine bakın, gerçeği orada göreceksiniz.
6 yorum:
oldu arkadaşım ikisi de oldu. Hem Türkiye Ermenisi Arkadaşım oldu hem California.
Peki senin hiç Türk arkadaşın oldu mu Erzurumlu mesela?
Faşizm sadece eline palayı alıp Yahudi kovalamak değildir. Bir milleti doğru düzgün hatta yamuk bile olmayan sığ verilerle, siyasi amaçlarla fişleyip Türkiye, Türk,Kürt,Ermeni, Doğu Anadolu, I. Dünya Savaşı'nda Osmanlı vs hakkında zerre bilgisi olmayanların gözünde siyasi çıkar ilişkileriyle katil ve soykırımcı ilan etmek faşizmin dik alasıdır.
Hiçbir tarihi araştırmaya tahammül etmeyen, kendi sığ ve yanlı tezlerini düm dünyaya ve Türkiye'ye dayatmak isteyen kafa faşist kafadır.
Senin hiç Bayburtlu arkadaşın oldu mu ya da Erzurumlu? Sen onların gözündeki korkuyu gördün mü? Sadece Bayburtluların, Erzurumluların gözünden ve hafızasından oluşan bilgileri herkese koşulsuz dayatmak faşizmdir değilmi? Aksi de aynı şekildedir.
Diasporada yaşayan Ermeniler öyle koşullandırılmışlar öyle yalanlara inandırılmışlar ki Doğu Anadolu'ya geçerken ayrı kontrol noktaları olduğunu Ermeni turistlerin Doğu illere ziyaretine izin verilmediğini anlattı bi sefer birisi bana.
Hasılı romantik laflarla ve ırkçı Türk düşmanı motivasyonlarla bir milleti Nazilerle bir tutmak, soykırımcı ilan edip tüm dünyaya siyasi ayak oyunlarıyla dayatmak en büyük Faşizm'dir.
sevgili trevanian,
öncelikle şunu söyleyeyim: benim gözümde her insan kendi eylemlerinden, kendi sözlerinden sorumludur. kimse sadece türk, ermeni, alman ya da yahudi olduğu için türk, ermeni, alman ya da yahudi olan başka bir insanın yaptıkları için suçlanamaz ya da cezalandırılamaz. dolayısıyla eğer benim türkler'i soykırımcı ilan ettiğimi söylüyorsan, yanlış anlaşılmışım derim. eğer sözlerin ermeni diasporası'nın türk düşmanı olan, bütün türkler'i soykırımcı vs. ilan eden kısmınaysa, sadece şunu söyleyebilirim: ermeni düşmanlığı ne kadar ırkçılıksa türk düşmanlığı da o kadar ırkçılıktır.
gelelim soykırım meselesine: tarihte - senin ve benim doğmamızdan onyıllar önce - olmuş bir olayın kendisi için ne sen ne de ben sorumluluk taşımıyoruz, dolayısıyla "özür dilemek" durumunda hissetmiyorum kendimi mesela. ama sen, ben ve daha milyonlarca insan bugün yaptıklarımızdan - ki buna ermeni soykırımı'na dair yaptıklarımız da dahil - sonuna kadar sorumluyuz.
kafamızı devekuşu gibi kuma gömüp bütün dünyanın bildiği bir olay hiç olmamış gibi davranabiliriz ya da gerçeklerle yüzleşmeyi seçeriz. ya ermeni diasporası'nın yanlı tezlerinden bahsederiz, sanki mesele kaç yüz bin ermeni öldüğüymüş gibi - "zorunlu göç" sırasında "yalnızca birkaç yüz bin zaiyat" verildiğini anlatırız. ya da bu konunun ancak "konu" olmaktan çıktığında rahata ereceğimizi kabul ederiz. ve inan bana, bu tüm dünyanın "hain ermeniler"i, türkler'i katlettikleri için sürülmek zorunda kaldığı"mız"ı "kavraması"yla olmayacak...
Sevgili Outlaw
Varsın Osmanlı zamanında soykırım yaptı desinler ben 20-30 sene önce doğdum beni bağlamaz demek ipe sapa gelir bir yaklaşım değil ki nedenlerine hiç girmiyorum uzun sürer ama bal gibi bağlar, sonuçlarına TC vatandaşı olarak ben katlanıyorum.
İkincisi tüm dünyanın bildiği bir olay diyorsun ya o yasaları geçirenlerin, o meclislerde evet oyu verenlerin bi halt bildiği yok 1915 dönemi Osmanlısıyla ilgili. Ayrıca doğrunun belirleyicisi dünyanın genelinin kanaati değildir ve doğrunun peşinde olan adam için dünyanın geneli önemli değildir. Dünyanın geneli bir zmanlar dünyanın öküzün boynunda olduğuna da inanıyordu ve onları öyle olmadığına inandırmak üç beş insan ömrü kadar sürdü.Ayrıca dünyanın genelinin "Soykırım" dediği filan da yok.
Soykırım neyi ifade eder dünü bugünü nedir ona bakalım önce. Bir defa bu terim II. dünya savaşından sonra ortaya çıkmış BM tarafından tarifi o zman yapılmış ve dünyada bir daha böyle bir olaya izinn verilmeyeceği BM tarafından garanti altına alınsa da tutulmadığı açıktır. Yani canını sıkan her olaya soykırım deyip çıkamazsın. Madde madde bellidir bunlar ki internetten bile ulaşılabir sanırım. Mesela Türkler balkan savaşlrında anadoluya sürüldü, katliamlara uğradı fakat buna soykırım diyemeyiz. Evet zulümdür çiledir fakat soykırım değildir.
Neyse olayın baştan ne kadar çürük olduğuna bakalım. Hukuk geriye işletilmez bir defa. Terim 1940 lı yılların ürünüdür ve o tarihten sonra olan olayları bağlar herşeyden önce. Eskiye doğru işletmeye kalksan misal Moğolların donuna kadar ne varsa alamamız lazım tazminat olarak değil mi?
İkincisi velevki geriye işlesin. Bu olaylar soykırım tanımına girermi. Tehcirin sorumlusu Saf Türk ırkından,müslümanlardan vs oluşan bir Anadolu yaratmak isteyen Türkler diyen adamın zekasına gülerim ben. Öyle bir ülke yaratma derdinde olsa en zayıf döneminde değil en güçlü döneminde yapardı bunu. Tehcirin müslümanların canını/malını/ırzını gasp eden ermeni çetelerine karşı son çare olarak uygulandığı açıktır. Şu aşikarki tehcir sırasında büyük acılar yaşanmış ve büyük kayıplar olmuş, cinayetler işlenmiş. Bu aşikar. Gel gelelim o dönem Osmanlının o imkanlarıyla orduyu bir yerden alıp bir yere götürürken bile binlerce kayıp veriliyor daha kurşun sıkmadan. Tehcirin, şartları, imkanları, koşulları arşivlerde mevcut. Osmanlı hiçbir belgeyi tek nüsha ile arşivemediği için yokolma derdide yok. Gerisi tarihçilerin işidir en fazla. Canının istediğine, soykırım diyemezsin vesselam.
Bir diğer husus orada katledilen Türkler/Kürtler için niye ağızlardan tek kelime çıkmıyor. Tehcir sırasında hayatını kaybedenlerden daha az insan mı onlar? Ermeni çetelerinin kazıklara oturttuğu, karnını deştiği, çoluk çocuk katlettiği onlarca şehir binlerce köy? Ve bu katliamlar öyle öfkeyle değil nufüs dengesini ayarlamak amaçlı, planlı, organize katliamlar. Ölenlerin sayısı hiç de öyle az değil. Bugün tehcire uğrayan Ermeni ailelerin çoğu ABD de, Fransa'da, Lübnan'da yaşamlarına deva ediyor ama Doğu'da sürekli Ermeni çetelerinin yarattığı toplum mezarlar çıkyor. O mezarlardaki insanların, onların çocuklarının hakkını kim savunacak? Ermenilerin gördüğü zulme "Soykırım" lafını yapıştırmada zerre tereddüt etmezken O erkekleri askerdeyken kökleri kurutulmuş kadınların, çocukların, yaşlıların başına geleni ağına bile almamak nedir?
Olay yüzleşmekse buyrun gidin Süleymaniye'de Osmanlı arşivi açık. Türklere saldıracak bahane arayan bir sürü TC vatandaşı sabah akşam ordalar yıllardır görüyoruz. Ortaya ne koyabildiler? Peki Ermeniler açabiliyormu kayıtlarını_? Ruslarla, Fransızlarla yaptıkları muhaberatı paylaşabiliyorlar mı? Olay yüzleşmeyse yüzleşelim hep beraber fakat tarihten anlamaz, tarif bilmez kafataşçıların siyasi tezlerini tüm dünya kabul ediyor diye dayatmamak koşuluyla.
ben osmanlı döneminde gerçekleşen bir olayın seni-beni bağlamayacağını söylemedim; çünkü olay bizi de bal gibi bağlar, bağlıyor da zaten, yoksa burada birbirimizle tartışmazdık. ancak ne senin yaşamın süresince başkalarının yaptığı, ne de sen doğmadan önce yapılmış şeylerden sorumlu tutulamazsın diyorum.
yoksa mesela ara ara sevgilimden toplama kamplarında ölen milyonlarca insanın hesabını sormam gerekirdi. dedesi 3. reich'ta ss üyesi bir naziymiş, hatta bugün de hala yaptığı hiçbir şeyden pişmanlık duymuyor, aynı zırvaları savunuyor. bu sadece benim ona - sevgilimin dedesine - olan tavrımı belirler, bütün almanlar'a değil.
bizim, senin ve benim sorumlu olduğumuz - yukarıda da yazdığım gibi - bugün geçmişte yaşanmış olaylara yaklaşımımız.
"bütün dünyanın bildiği" derken "bilmek" kelimesi bilinçli bir seçimdi. geçmişte insanların dünyanın düz olduğuna, denizde fazla açılırlarsa kenarından düşeceklerine inanmaları dünyanın düz olmadığı gerçeğini değiştirmeye yetmedi tabii; ama mesela biz bugün dünyanın düz olmadığını biliyoruz. ki "bütün dünya" ifadesini kullanmam sanırım biraz yanıltıcı, kastettiğim dünya çapında bu tür konularda kayda değer bilgiye sahip insanlar. ve bu açıdan bakıldığında yaşanan olayın bilgisi oldukça net.
benim derdim hukukun geriye doğru işletilmesi, ermenistan'a tazminat ödenmesi ya da bir şekilde bugün türkiye cumhuriyeti vatandaşı olan insanların cezalandırılması değil. böyle bir vahşetin bir daha yaşanmaması ve bu konuda birleşmiş milletler'in kaypaklığının aksine ciddiyim. yaşanmış olanların tüm insanlar açısından açıklığa kavuşması, devekuşlarının kafalarını kumdan çıkarmaları birinci dünya savaşı sırasında yaşanan vahşetin tekrarlanmamasınin önkoşullarından biri bence.
ulus-devletleşme süreci, ulus kavramının doğumundan sonra ortaya çıkmış ve "nation building" her coğrafyada etnik, dini vs. temizliklerle iç içe geçmiştir. ve tüm bunlar belirli bir tarihsel dönemde gerçekleşiyor. dolayısıyla "osmanlı etnik temizlik yapacak olsa güçlü olduğu dönem yapardı" tezinin dayanağı yok.
neyse, sanırım bu tartışmayı daha fazla uzatmanın bir anlamı yok.
100 sene önce işlenmiş bir suçtan bireysel olarak bugün yaşayan birini sorumlu tutan insanın zaten akıl sağlığının yerinde olmaması lazım. Fakat toplumsal olarak yaratılan bu atmosferden birey olarak pay almamak da mümkün değil ki bu konuda hemfikiriz anladığım kadarıyla.
Israrla anlatmak istediğim şu ki ettiğin bütün lafların temeli dünyanın bir kısmının, tamanının, yarısının falan filan "bildiğini" iddia ettiğin varsayım ve yaftaların üzerine kuruyorsun. Ben senin senin postülanın, aksiyomunun sakatlığına dikkatini çekemiyorum.
Canının istediği olayı vahşet bile olsa "Soykırım" diye adlandıramazsın diyorum. O kadar basit bir mesela değil diyorum. Tarih bilmdolma lafızlarla konuşan adamların sözleri bilgi değildir diyorum. Ayrıca diyorum hayatta en kesin sonuçlar veren Newton'un , Galile'nin diyorum yasaları bile diyorum çöktüyse, pozitif ilimlerin diyorum en sağlam diyorum, en az kuşku duyulan, en kesin sonuç veren kuramları bile çöktüyse diyorum, sosyal bilimlerde,tarihte, sosyolojide, psikolojide abuk sabuk mesnetlerle bu kadar kesin konuşulamaz diyorum. Bu ahmaklıktır diyorum. Bilgiyle, bilimle, vicdanla, gerçekle alakası yoktur diyorum. Ayrıca diyorum 1915 olayları hakkında kaydedeğer bilgiye sahip insanların diyorum çoğu "Soykırım" tanımını kabul ediyor diye bir malumatı sana kim verdiyse diyorum yalan söylemiş diyorum. Öyle birşey yok diyorum. Kesinlikle yok diyorum.
ikinci olarak "osmanlı etnik temizlik yapacak olsa güçlü olduğu dönem yapardı" sözünün dayanaklarını ortaya koyuyorum. Batının hafızasındaki terimlerle doğuyu tanımlayama kalkmak yanlışın dikalasıdır diyorum. İlkin diyorum ulus devlet modeli 19. yy da icat olunmuş birşey değildir, ortaokulda öğrettikleri gibi fransız ihtilali falan filan diyorum. Böyle bir planı olan devlet diyorum iki tane ağır baklan savaşından çıktıktan sonra böyle bir dönüşüm geçirip bu kanaate varmaz diyorum. İttihatçılar derseniz diyorum, onlar bile ulus devlet için etnik temizlik kafasında değillerdi diyorum. Dikkat edersen onlar bile diyorum. Etnik temizlikte diyorum doğunun fukara şehirleri köyleri sözümona temizlenirken diyorum en güzel şehir istanbulda niye rumlar, ermeniler temizlenmemiş diyorum? Mesela diyorum ağzınıza bile almadığınız Ermeni çetecilerinin karadeniz, doğu ve güneydoğu analdolu'da yaptıkları organize büyük kıyımlar o tezinize daha çok daha güzel oturmaktadır diyorum. Buna rağmen diyorum, ulus devlet yaratmak için yaptılar deyip kurtulmak bunun için bile kolaycılık olur diyorum.
Tehcir sırasında yaşanan vahşet, talan, gasp, zulüm hakkında da bir miktar malumata sahipim. Dikkat edersen tek bir cümlemde bile bunu savunmuyorum. Her ne sebeple olursa olsun bu kabul edilemez. Ve buna karıştığı için ceza alan, öldürülen Osmanlı vatandaşları, askerleri, bürokratları var. Hatta karışmadıkları halde Batılıların gönlü olsun diye asılanlar var. Kendine yediremeyip intihar edenler var.
sığmadı bölüyorum
Herşeyden önemlisi bu olaylar hakkında "bilgi" sahibi olan hemen herkesin kabul ettiği Ermeni çetelerinin mezalimi var. Doğuda Ermeniler kadar zulüm gören, moğalların bile işlemediği kadar hunharca katledilen yığınlar var. Bu da soykırım değildir elbet. Fakat katliamdır vahşettir. Bunların da bir daha yaşanmaması için neler yapıyor neler düşünüyor acaba o yılmaz Ermeni Tezi savunucuları_? Balkanlarda ocaktaki yemeğini söndüremeden can havliyle kendini doğuya atan yüzbinlerce müslüman hakkında iki satır sözleri var mı? Bak ben kütahyalıyım, Yunan ordusunun yakıp yıktığı kasabaları köyleri bilirim, o dönemi yaşamış insanlarla bile konuştum çokça. Batı egedeki Yunan zulmü hakkında bir çift söz edenine rastladın mı sen bunların? İnan ki ben rastlamadım.
Yanlış anlama senin samimiyetine inanıyorum ama bu propagandanın Türkiye ve dünyadaki mimarlarına ve sözcülerine zerre kadar itimat ve saygı beslemiyorum. Kafayı kuma gömmekten bahsediyorsun, dağ gibi derya gibi Osmanlı arşivi açık. Belge saklama yoketme fırsatınızda yok. Osmanlının tarzı malumunuz. Atılan her adımın kaydı tutulmuş. Hergün onlarca Ermeni Tezi savunucusu arşivlerde fink atıyor işe yarar bi evrak çıkarmı diye. Peki Ermenistan arşivleri, belgeleri, mektupları niye kapalı? Niye bir Türk tarihçisi ve nijeryalı tarihçi gidip o kağıtları inceleyemiyor? Kim varlık üzerine varlık sebebi inşa ettiği dogmanın trafsız veya karşıt bilimsel uğraşlara konu olmasından tir tir titriyor ve kendi söyleminin allah kelamı gibi tartışılmadan kabulünü talep ediyor? Kimin kafası daha fazla kumda?
Neyse, insanlar herşeyde mutabık olmak zorunda değiller. Öyle olsa hiç hoş olmazdı zaten,farklı yaklaşımları ve fikirleri benimsediğimiz açık seninle. O yüzden haklısın uzatmanın alemi yok. hadi kolay gele...
Yorum Gönder