ahmet kaya'yi çocukluğumdan beri severim, ankarada'da teyzemi ziyaret ettiğimiz bir seferinde "resitaller" kasedini çevire çevire evdekileri kusturana kadar dinlediğimi hatırlıyorum. sonunda teyzem kasedi bana hediye etmişti.
ahmet kaya'nın müziğini hep sevdim de, "ahmet kaya solcusu" denebilecek şeyi sevemedim. kaya'nın şarkıları insanın sol siyasete ilgi duymasına yardımcı olmasında yanlış bir şey yok belki, ama o aşamada takılan insanlar beni rahatsız etti hep. rakı sofrasında bu konu hakkında tartışırken işin kavgaya dönüşmüşlüğü bile var. ama dedim ya, ahmet kaya'yı severim...
PS uzun süredir sevdiğim şarkılardan bir şeyler koymamıştım bloga. borges blogdaki ahmet kaya tartışmasından sonra bir şarkı da benden gelsin dedim...
4 yorum:
Ahmet Kayayi bende sever(d)im. Sagci,solcu hic farketmez. Elbette sanatcininda bi siyasi tutumu olacak. Hatta düsündüklerini türkülerine yansitabiliyor ise, ne mutlu ona. Yeterki özgür kalsin.
Ahmet Kaya ise sanatin özürlügünü belli bi zamandan sonra terör örgütüne alet ve teslim etti. Bunu bilincli ve herseyi göze alarak yapti. Tasvip edilecek davranislar degil bunlar.
Bu yazdiklarim biraz popülistce olacak ama...90 li yillar Pkk mitinglerinde ( o eski Köln Müngersdorf stadyumun agzi olsada bi anlatsa) tribünlere oynarcasina türkülerinde "ben apoyu özledim" diyen bi adamin iki gün sonra baris ve kardeslik hakkinda nutuk atmasi bana pekte samimi gelmedi...diyorumya...kaybetmissin iste bi kere özgürlügünü.
timur,
ahmet kaya konusunda bir sey demeyecegim de, bak ne güzel türkce yazabiliyormussun iste... :-)
şimdi hayat öyle bir hale geldi ki, onun mezarında fatiha okumak için sıraya giriyorlar outlaw. düşünsene...
kendisini değil sanatını severdim diyenler var malum. pkk'yle kurduğu ilişkiden rahatsız olanlar, yaşam tarzını sevmeyenler... eleştirilerin bazısında da elbette haklılık payları var; ama insanlar nasıl birisini arıyor onu merak ediyorum. kim ondan daha günahsız, daha doğru, daha iyi? geçenlerde ertuğrul kürkçü şöyle birşeyler söyledi:
Bir işçiyi kapitalizme karşı mücadeleye çağıran yaşadığı maddi koşullardır. Bir aydını ise manevi üretimin koşulları. Bir yol işçisi çamura bulanmadan yol yapımı nasıl bitmezse, bir aydın da siyasi mücadeleden tertemiz çıkamaz. http://www.birgun.net/actuels_index.php?news_code=1292767706&year=2010&month=12&day=19
biraz da böyle değil mi hayat? hırsla çalınan saz barikatı kurarken yüzü gözü toz olmuştur biraz, ama onun da taşlarını koyduğu barikat bugün öyle bir yere geldi ki etekleri tutuştu muktedirlerin. "en çok biz kıymetini biliyoruz" diyerek şu toprakların doğusundaki isyanı görmezden geliyorlar. neyse bir beş dakika sigara molası verelim.
Yorum Gönder