michel foucault marx'a yaklaşımına dair bir soruyu cevaplarken, duyduğu saygıyı ifade etmek onu newton'la karşılaştırıyor...
"bir fizikçi newton ya da einstein'ı açıkça alıntılamaya gereksinim duyar mı? onları basitçe kullanır ve bunu yaparken ustanın düşünüşüne sadakatini belgeleyen tırnak işaretlerine, dipnotlara ya da övgü sözlerine ihtiyaç duymaz."
cornelius castoriadis de marx'ı newton'la karşılaştırıyor, ama foucault'nunkinden bambaşka bir sonuca varıyor...
"bugün newton fiziğini herşeye ve herkese karşı savunma görevini üstlenen bir fizikçi kendi kendini kısırlığa mahkum eder - ve kesinlikle anti-madde ya da aynı zamanda dalga olan parçacıklar, evrenin genişlemesi, nedenselliğin, kimliğin ve konumun tanımlanmasının kesin kategoriler olarak çöküşünden her bahsedildiğinde öfke nöbeti geçirirdi. bugün artık yalnızca marxizmin (ya da ondan ödünç alınmış kimi fikirlerin) doğruluğunu 'savunan' devrimcinin acınası hali de aynı derece umutsuz."
7 yorum:
Iki yorum da dogru bence.
Bugün, Newton'in fizigi artik asilmistir, gecerliligini yitirmistir, bunu herkes bilir. Ama yine bugün, kime sorsan tarihteki en önemli fizikci, hatta matematikcilerden biri olarak, belki de tarihteki en önemli bilimadami olarak Newton'u gösterirler.
Kaldi ki Newton fizigi mekanikte bir cok seyi aciklamaya yeter.
Öte yandan Newton o dönem akademik alemde cok büyük iktidar sahibi olan bir bilimadamiydi. Leibniz ondan bagimsiz olarak daha güzel bir notasyonla türev hesabini baslatmasina ragmen Leibniz'i intihal yapmakla suclamis, sahip oldugu iktidar sayesinde Leibniz'e türlü ibnelikler yapmistir. Ibneligi burada escinsellik anlaminda degil bildiginiz ibnelik anlaminda kullaniyorum.
Bu yaniyla da Marx'a benziyor.
Newton, Fuko gibi degil, Marx gibi ibnelik yapmis.
Ama büyük adam tabi. "Büyük adamlik" baska bir sey.
newton'a verdiğin "büyük adam"lık nişanını marx'a da vermek gerek kanımca. sadece ortodoks marxizmi değil, marxizmi bir düşünce sistemi olarak da aşmak gerektiğini savunan castoriadis de birçok yerde marx'ın "büyük adam"lığını teslim eder.
örnek olarak: "kimse marx'ın öğretisinin, üretimi ve geri kalan toplumsal yaşamı birleştiren kökten ilişkiyi öne çıkarması anlamındaki temel önemini görmezden gelemez. marx'tan bu yana hiçkimse tarihe bakarken her toplumun maddi yaşam koşullarının üretimini garantilemek zorunda olduğunu ve toplumsal yaşamın her yönüyle işle, üretimin organizasyon biçimiyle ve söz konusu organizasyon biçimine uygun düşen toplumsal bölünmeyle bağlantılı olduğunu 'unutamaz'."
çeviri biraz sallapati oldu, ama böyle ayaküstü olacak o kadar.
bu arada castoriadis 20. yüzyılın en ilginç düşünürlerinden biri bence, türkçe'ye çok az eserinin çevrilmiş olması üzücü.
söylediklerine katilmakla beraber ayni zamanda foucault'nun röportajlarinin bir yerinde foulcault tarihi diyalektik düsünemeyecegimizden bahseder, dolayisiyla bu dolayli yoldan bir marx elestirisidir, ayni elestiriyi hegel'ede getirir. ve insanin bilincini sadece üretim kosullarinin belirlemedigini yazar foucault, ve burdada marx'i elestirir. özellikle son projesinde (Sorge um sich) bu yanilgidan (marxin insan bilinci üzerine yazdigi teoriden) artik kurtuldugunu yazar. bu konuda bende maalesef foucault'ya hak vermek zorundayim, son projesini iddiasinin belgesi olarak görüyorum ve bu algiyi degistirmeye yetecek derece önemli bir arastirma.
selamlar
ya bu arada anonim yazan yani adsiz yazan arkadasin marx hakkinda yazdigi ibneligi ögrenmek isterdim ;)
ama baya bir zaman önce yazmis, gec kalmisim, anyway..
foucault, tabii ki marx'ın öğretisini castoriadis'in sözleriyle "her şeye ve herkese" karşı savunmuyor, aksine kendisi de - senin de değindiğin gibi - marx'ın bilinç, dolayısıyla ideoloji, dolayısıyla tarih, dolayısıyla sosyal bilimler konularındaki kavramlarında delikler açıyor. (ya da zaten varolan delikleri, bütünün karakerini değiştirecek biçimde başka içeriklerle dolduruyor - foucault'yu nasıl okuduğuna göre değişir...)
bence foucault'nun marx'ı onaylayışı ("affirmation"), marx'ın tanımladığı "içererek aşmak" nosyonuna denk düşüyor, ki aynı anlamda castoriadis de marx'ı onaylıyor. (yukarıdaki yorumda yaptığım alıntı en güzel örneklerinden biridir bu tavrın.)
PS yukarıda kullandığım "aşmak" kelimesini marx'ın kullandığı "daha ileri" olmak anlamından bağımsız, yalnızca bir içeriği kullanarak ondan görece bağımsız başka bir içeriği geliştirmek anlamında kullandım. ("geliştirmek" de tam olmadı, almanca'daki "entwickeln"den daha çok "ilerletmek" altanlamını ("konnotation") taşıyor sanki...)
bir de: "marx'ın ibneliği"yle kastedilenin, egosu, enternasyonal'deki ayak oyunları vb. olduğunu sanıyorum....
bilemiycem foucault benim uzmanlastigim alan olmamakla beraber favori adamimda degil, vermis oldugun yanitta beni rahatsiz eden unsur, foucault'nun marxin kavramlarina delikler actigni düsünmen. ayni zamanda foucault'nun marxi ilerlettiginide düsünmüyorum.
foucault kendisini ne kadar marksist olarak görmesede marx'i gerekli görerek tabiki altini yeterince ciziyor, ve mutlaka marx'in kavramlari ile düsünmüstür - ki bunun sebebi sadece foucault'nun nominalist olusundan kaynaklanmamistir.
ama vermis oldugun yanitta sanki foucault markizmin bir gelisimini canlandirmis, sanki bu gelenekte duran bir düsünür oldugunu savunuyorsun, ben ne icerik olarak nede form olarak bir bag göremiyorum. ? belki daha iyi okumam lazim, kim bilir..
insanin bilincini belirleyen seyin üretim kosullari degil yönelmis oldugu dogrular ve bu dogrulara karsi öznenin yapilanmasi tezi foucault'yu sadece marx'tan ayirmiyor ayni zamanda karsisina aliyor, ve bu hicte gözardi edilecek bir detay degil, bu cok önemli bir tema, foucault'nun bütün düsüncesini felsefesini belirleyen bir durum, derim ben.
marx'in etkilesim tarihi hicte hafife alincak bir olay degil. yirmici yüzyilin bütün düsünürleri bu gölge altinda yazmistir ve ondan sonra yazilan bütün felsefi kitaplarin yüzde ellisinden fazlasinin icinde marx gecer. ama sadece bu tarihte durmak seninde yazdigin gibi onu sonuna kadar savunmak anlamina gelmiyor, eger foucault'nun marxi onaylamasina bu capta bakiyorsun, söylemis oldugun seylere bende sonuna kadar katiliyorum.
bir önceki yorumda "gelişme"yi "ilerleme"ye denk düşmeyen bir anlamda kullandığımı özellikle belirtmiştim. sonuçta bir tek doğru var ve biz marx'ın (ya da bir başkasının) teorisini geliştirerek ona ulaşacağız gibi bir durum yok bence. felsefeden bahsediyoruz... marx'ı toplum eleştisinde önemli bir uğrak noktası olarak - eğrisiyle doğrusuyla - koymak zorundayız. marxsız bir kapitalizm eleştisi düşünmek bile zor benim açımdan. (olanlarının halini görüyoruz.) foucault da bunu söylemek istemiştir bence...
yoksa kendisi marxist falan değil tabii ki. senin söylediğin anlamda bir "ilerletme" girişimi bourdieu'nün yaptığına denk düşer herhalde, ki o bile marx'tan sonra max weber'in protestan etiği'ni uğrak olarak alıp, marx'ın altyapı-üstyapı kurgusunu bozarak ilerletmeye çalışıyor marx'ı.
Yorum Gönder