bu resim de pek derli toplu kaçtı, durum aslında bundan çok vahim... |
güneşli pazartesiler'i düzenli takip edenler, bu ay yazma yoğunluğumda bir düşüş olduğunun farkına varmışlardır tahmin ediyorum. efendim, tezimi vermeme üç kaldı, o yüzden bloga fazla zaman ayıramadım. kitapların, makalelerin arasında kendimi kaybetmiş, bilgisayarın başında yazmaktan, yazdığımı silmekten, sonra tekrar yazmaktan farklı bir bilinç düzeyine erişmiş durumdayım. (siz dünyadaki okurlarıma: o bilinç düzeyinin adı "nirvana" değilmiş, boşa kasmayın, sonra hayal kırıklığına uğrarsınız.)
bir düşünürün hakkında yazmak için çalışmalarına yoğunlaşırken fazla derine dalıp vurgun yeme tehlikesiyle karşı karşıya kalırsam, düşünüre karşı bilinçdışı bir kin geliştirmeye başlıyorum. hayır, habermas hakkında yazarken sorun olmuyordu, zira kendisi zaten sevilecek bir varlık değil, ama castoriadis'e ayıp oldu. yirminci yüzyılın en kendine özgü düşünürlerinden biri ve hem marxizm eleştirisi, hem de geliştirdiği "otonomi tasarı"sı, en azından dikkatle okunmayı ve - kendi kendine de olsa - tartışılmayı hakediyor. (demiştim ben farklı bir bilinç düzeyine eriştim diye, işte böyle, artık kendi kendimle tartışır oldum...)
tunus'ta ve mısır'da olanları heyecanla takip ediyorum (daha doğrusu etmeye çalışıyorum tezimin izin verdiği ölçüde); yaşananlar ve potansiyel sonuçları hakkında klavye tıklatmak isterdim. ama hayat koşulları izin vermedi, kısmet artık bir dahaki büyük ayaklanmaya. (yeni eriştiğim bilinç düzeyinden gelecekte olan ayaklanmaları öngörebiliyorum...)
dünyaya yukarıdan bakabileceğim, zamanın ve mekanın ötesinde bir yere erişme fantazisi aklıma nedense sezen aksu'nun "haydi gel benimle ol" şarkısını getirdi, herhalde "oturup yıldızlardan bakalım dünyadaki neslimize" dizesi nedeniyledir...
mektubumu bitirirken büyüklerimin ellerinden, küçüklerimin gözlerinden öperim. anneme, babama söyleyin, merak etmesinler, yine normale dönüp "ben" olacağım...
3 yorum:
alınma ama itiraf etmem gerekirse bu halin epey eğlenceli olmuş :)(niyetim katiyen normalde sana suratsız veya eğlencesi demek değil ama...)
umarım bir süre daha vardır tezini telim etmene :)
gönül isterdi ki, seni (ve blogu okuyan diğer herkesi) bir ömür boyu eğlendireyim. ama tezimi önümüzdeki hafta teslim ediyorum.
o zaman darısı cümlemiz başına der, başarılar dilerim :)
Yorum Gönder