19 Eylül 2010 Pazar

KAÇIRDIKLARIM # 2


daha önce de yazmıştım gidemediğim konserlerle ilgili, ama ne yalan söyleyeyim, "yazı dizisi" olmasını hedeflemedim hiç. ve ne yazık ki "dizi"leşme yolunda bir adım atmak zorunda kalıyorum...

bu haftasonu gelenekselleşeceğini umduğum punk ve skinhead festivali out of control'un üçüncüsü düzenlendi. ve ben, ne gökkuşağının insanın suratına sinsice sırıttığı yağmurla güneş arasındaki en hızlı, en hain geçişler, ne de faşistlerin yürümesini engellemek için komşu şehir fürth'ün caddelerini eksi on altı derecede neredeyse on saatliğine trafiğe tıkadığımız günde burnum akmışken, durduk yerde yatağa düştüm. saatleri yatakla tuvalet arasında gidip gelerek geçirdim. yatmadığım her saniyeyi ya kusarak ya sıçarak geçirdim; ki bu kadar sıvı kaybedince insanın bir süre sonra zaten kusmak için bile ayağa kalkmak gelmiyor içinden. aldığım bütün ilaçlar, kendimi yemeye zorladığım her lokma ekmek, hatta ölmemek için içtiğim su ya aşağıdan ya yukarıdan en kısa sürede bedenimi terketti.

böylece hasta olup yatağa düşmemle taş gibi "bana bir şey olmaz" geleneğim tarihe gömülürken, kesinlikle gitmeyi istediğim bir festivali daha ıska geçerek bir başka geleneğin temellerini daha da sağlamlaştırdım. kısacası haftasonum "yetmez ama evet"çilerin akp analizi gibi geçti: hem devrimci, hem muhafazakar! (aslında bu cümleyle bitiyor bu gönderme, çünkü benim gibi zevk için dahi olsa yazan bir insanın, hem kendi yazma, hem de okurun okuduğunu anlama, yorumlama kabiliyetine yapabileceği en büyük hakaret ne yazdığını aynı yazının içinde açıklamaktır. ama dayanamadım, bu parantezi açıyorum: bir üstteki paragraftaki kusma, ishal ve bu paragraftaki akp, "yetmez ama evet" gibi kelimeler; geçirdiğim haftasonuyla sözü geçen siyaset arasındaki bir başka ilişkiye işaret ediyor. sodom'un 120 günü'nü izleyip "beğenmedim, çok iğrençti" diyebilen insanların sayısının hiç de az olmadığı bir dünyada size de, bana da hakaret etmem kaçınılmaz ne yazık ki...)

out of control'la ilgili lafı uzatmadan sahne alan gruplardan bir seçmeyle devam ediyorum...

isveçli "gerçek punkrock" grubu ticking bombs'dan stalker's revenge...



başlı başına bir tür olan alman punk'ının ("deutschpunk") 80'li yıllardan günümüze kalan bir klasiği olan artless'tan mein bruder ist ein popper (ne yazık ki görüntülü bir versiyonunu bulamadım...



skinheadler ve diğer ska-severler için de değişik gruplar sahne aldı, örneğin frankfurt'tan, canlı izlemenin her zaman ayrı bir keyif olduğu antifaşist oi! grubu stage bottles... aşağıda bir klasikle, solidarity'yle stage bottles...



italya'dan - en azından benim için yarı efsane olan - klasse kriminale'den welcome to genoa... (görüntüler carlo giuliani'nin öldüğü güne ait...)



ve son olarak: bizim evde kaldıklarından hasta halimle out of control'a gidemesemde muhabbetleriyle festival havasını solumama yardımcı olan ingiliz (ingiltere'den demek daha doğru, zira londralı grup bir belçikalı, bir hollandalı ve bir kanadalı'dan oluşuyor.) politik punk grubu the restarts'tan frustration...

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...