13 Nisan 2010 Salı

BIRAKIN DA AĞIZ TADIYLA BİR TACİZ EDELİM


son zamanlarda katolik kilisesinin başı cinsel taciz skandallarıyla belada. zaten katolik papazlarının erkek çocuklarına düşkünlüğü hakkında espriler 90'lı yıllardan itibaren sıradanlaşmıştı, ancak birer birer ortaya çıkan taciz olayları kiliseyi iyiden iyiye köşeye sıkıştırmış durumda.

90'lı yıllardan bu yana özellikle abd, irlanda, almanya ve avusturya'da basına yansıyan taciz olaylarının sayısında ciddi bir artış yaşanıyor. örneğin almanya'da geçmişte ettal manastırı'na bağlı yatılı okulda okumuş 100 öğrenci cinsel taciz ve kötü muameleye uğradıklarını belirtti. şu anda on beş keşişin sistematik olarak çocukları dövdükleri, sadist cezalara çarptırdıkları ve öğrencilerine tecavüz ettikleri ortaya çıkmış durumda. ettal manastırı son yıllarda basına yansıyan sayısız örnekten biri, buzdağının suyun altında kalan kısmının büyüklüğünü tahmin etmekse zor.

katolik kilisesinde çocuklara yönelik taciz olayları başka bir kurumdakinden daha mı çok bilmek mümkün değil, zira yalnızca kilise değil, taciz kurbanları da bu tür olayları açıklamak konusunda çekinceli. ama kesin olan bir şey var ki, kilisenin bu konuya yaklaşımı da skandalın önemli bir kısmını oluşturuyor.

cinsel taciz suçlamaları karşısında - elinden geldiğince - mağdurları susturma yoluna giden katolik kilisesi, bu yöntemle uzun yıllar boyunca başarılı olmuştu. halen birçok üstdüzey kilise yetkilisi taciz madurlarının polis yerine kiliseye başvurmaları gerektiğini, kilisenin iç adalet mekanizmalarının sorunu çözeceğini savunuyor.

bu konuda kilisenin en üst yetkilisinin, alman papa ratzinger'in de kişisel olarak benzer bir durum karşısında takındığı tavır fikir verici olabilir. şimdinin papası, o zamanın bavyera kardinali ratzinger, hakkında çocuklara sarkıntılık ettiği iddiaları bulunan bavyeralı bir rahibi başka bir şehre atamakla yetinmiş, olayın üstünü örtmek için elinden geleni yapmıştı.

geçtiğimiz günlerde new york times'ta yayınlanan bir habere göre; yine joseph ratzinger papa olmadan önce kardinallik yaptığı dönemde, abd'de 1950-1974 yılları arasında görev yaptığı işitme engelliler okulunda 200 kadar erkek çocuğa sistematik olarak cinsel tacizde bulunduğu iddia edilen lawrence murphy’nin karıştığı taciz olaylarından haberdar edilmiş, ancak taciz iddialarının ortaya atılmasının ardından rahip murphy başka bir bölgeye atanmış ve burada da yine çocuklarla çalışmıştı. ratzinger’in de "vatikan inanç doktrini topluluğu"na başkanlık ettiği dönemde murphy olayından haberdar olduğu iddia ediliyor. hatta murphy’nin ratzinger'e mektup yazarak papaz olarak ölmek istediği bildiriliyor. murphy 1998'de öldüğünde papazdı...

vatikan sözcüsü, new york times gazetesinin iddialarını reddederken murpy'nin rahiplik görevine neden son verilmediği sorusunaysa, "değerlendirmede rahip murpy'nin yaşadığı sağlık sorunlarının ve hakkındaki suçlamaların çok eskiye dayanmasının önemli rol oynadığı" yanıtını verdi. bunun yanında new york times gazetesini tehditkar bir tarzda "kilisenin imajını zedelememesi" için uyarmaktan çekinmedi.

kilisenin bir diğer sevdiği tavırsa, kendi içindeki cinsel taciz ve tecavüz olaylarından 68'lileri sorumlu tutmak. iddiaya göre kilise görevlilerinin bu olaylara kalkışmasının ana nedeni 68'den günümüze yaşanan cinsel özgürleşmeymiş...

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...