4 Mart 2010 Perşembe

KREUZBERG


berlin'in büyüsüne kendini kaptırmış herkesin, berlin'de yaşasa hangi mahallede oturacağına dair bir düşüncesi vardır. benim mahallem her zaman kreuzberg olmuştur. on yıllarca doğu almanya'nın ortasında, dünyanın denizden en uzak adası olan eski batı berlin'e "alman realitesi"nden kaçarak sığınan bütün kaçakların ve kaçıkların karargahıydı kreuzberg. pasifistler, lezbiyen çiftler, bilmem-kaçıncı enternasyonali kurma peşindeki troçkistler, abd'li maoistler / çinli "demokrat"lar, sanatını satmak istemeyen ya da istese de satamayan "sanatçı"lar, anarşistler, punklar, transseksüeller, ev işgalcileri, hippiler, otonomlar, asker kaçakları, her türden uyuşturucunun müptelaları...

ve dünyanın dört bir yanından göçmenler; ya berlin'in büyüleyici kakofonisini geldikleri yerin can sıkıcılığına tercih edenler ya da karınlarını doyurabilmek, "eve döndüklerinde" bir traktör alabilmek için almanya'ya gelen göçmenler... ve de en çok türkiyeliler...

soğuk savaş'ın iki yakasını birbirinden ayıran duvarın kıyıcığında, kimsenin oturmak istemediği, kimisi ikinci dünya savaşı'ndan beri elden geçirilmemiş binalarıyla kaderine terk edilmiş kreuzberg...

dünyanın karakteri en hızlı değişen metropollerinden berlin'de geçmişine sarılmaya çalışan kreuzberg. duvarsız ve artık bir ada değil, ayan beyan "başkent" olan berlin'de bir anda çırılçıplak ortada kalan kreuzberg. eski ev işgalcilerinin sınıf atlayıp çocuklarını özel okula gönderdiği, binaları restore edilen, iki almanya'nın birleşmesinden sonra kiraları birkaç senede bilmem-kaça katlanan, sanatı almak ve satmak için gittikçe daha çekici bir yere dönüşen kreuzberg...

yoksul türkiyeli göçmenlerini yavaş yavaş neukölln'e kaçıran kreuzberg... boş-bakımsız binaların yerini çoğu yerde artık cocktail-bar'lar, sanat galerileri ve pahalı restaurantlar almış. ve bu işgal gittikçe yayılıyor. mahallenin yeni "gerçek sahipleri" - yeşiller'i seçen yeni orta sınıf - için otonomlar yitirdikleri gençliğin nostaljisi, kürt manav, afrikalı internetcaféci, türk kebapçı kozmopolit bir metropolde yaşadıklarını anımsatacak birer dekor.

80'lerde polisin her geçişinin ufak bir sokak çatışması anlamına geldiği oranienstraße bugün berlin'e giden turist gruplarının görmeden şehri terketmeyeceği bir uğrağa dönüşmüş. punklara bakıp "fesupanallah" çeken "hacı amca" yerini çoktan eski solcu mültecilere bırakmış. cihangirane cafélerde "sanat"tan bahsediyorlar, ve ara ara "siyaset"ten gece yalnız yatmak istemediklerinde.

ama iyi haberler de var kreuzberg'den: yükselen kiralara karşı kiracı inisiyatifleri, kamusal alanın özelleştirilip parası olmayanlara kapatılmasına karşı kampanyalar, geceleri ansızın tutuşuveren lüks otomobiller... inadına kreuzberg'li transseksüeller, solcular, anarşistler, ve varoluş mücadelesini başarıyla sürdüren - belki de dünyanın en ünlü - işgal evi køpi...

kreuzberg'in hikayesi klişelerle dolu bir gişe filmi mi, yoksa doğaçlama oynanan bir sokak tiyatrosu mu olacak? şimdiden söylemek zor, zaman gösterecek. ama zaten kreuzberg'in güzelliği de işte bu tahmin edilemezliğinde yatıyor.

berlin, dünyanın başka hiçbir yerinde kendini "ev"inde hissedemeyenlere yuva olmaya devam edecek mi? zenginlerin, egemenlerin başkenti mi olacak, yoksa başkaldırının mı? bu düğüm herhalde en çok kreuzberg'de çözülecek.

1 yorum:

gp maksimov dedi ki...

insanin hemen kreuzberg'e gelip bir iki yeni ortasinif pataklayasi gelio postu okuyunca. alles gut!

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...