17 Haziran 2011 Cuma

"FUHUŞ NORMAL BİR MESLEK DEĞİL"

fuhuş, kafamı meşgul eden ve basit bir iki cümleyle kestirip atabileceğim bir yargıya varamadığım bir konu olduğu için jungle world dergisinin  "meta ve olmak. fuhuş, taşıyıcı annelik ve bölünmüş insan" adlı kitabın yazarı kajsa ekis ekman'la yaptığı röportaj ilgimi çekti. sizin de ilginizi çekeceğini umarak türkçe'ye çevirdim...




fuhuşun yasallaştırılması, solda çoğunlukla fahişelerin sosyal güvenliği, sendikal örgütlenmesi ve kendi kaderini tayin hakkıyla birlikte anılıyor. sizce bunda yanlış olan nedir?

fuhuş, biri isteyen, diğeriyse istemeyen iki kişinin seks yapması anlamına geliyor. bu zeminde bütün toplumsal eşitsizlikler bir büyütecin altındaymışçasına görünüyor. avrupa'daki durumu örnek verelim: bir yanda işi ve sabit bir geliri, evi ve çoğunlukla ailesi olan avrupalı erkekler var, diğer yanda yoksul ülkelerden gelen, zor koşullarda yaşayan, çoğu onlu yaşlarında genç kadınlar. erkekler, bu kadınların seksten zevk alıp almadıklarıyla ilgilenmiyor. onları kendi gereksinimlerini karşılamanın bir aracı olarak görüyor. gerçek, milyonlarca erkeğin kendileriyle birlikte olmak istemeyen kadınlarla cinsel ilişkiye girdiği. sol değerleri istediğimiz kadar eğip bükelim, bu olguyu görmezden gelemeyiz.

erkekler de fahişelik yapıyor ama...

evet, ama bu istisna. aynı "halinden memnun orospu" ve "seks işçiliği yapan üniversite öğrencisi genç kadın" gibi. postmodern çağda istisnalar sıklıkla olağan durumun kendisiymiş gibi kabul ediliyor. bense normaliteye yoğunlaşmayı tercih ediyorum. ve bu normalite, yalnızca neredeyse hep erkeklerin seks için para ödeyip kadınların da para almasını değil, fahişelerin tamamına yakınının fuhuşu bırakmak istemelerini de içeriyor. birkaç yıl önce melissa farley ve diğerlerinin gerçekleştirdiği, konu hakkında şimdiye kadar yapılan en büyük uluslararası alan araştırması bunu gösteriyor. 

az önce "seks işçiliği" terimini kullandınız. neden bu terimi reddediyorsunuz?

günümüzde neoliberal sağcılar ve postmodern solcular arasında uğursuz bir ittifak var. "seks işçiliği" terimi bu ittifakın bir sonucu. ve fuhuşun ayrılmaz biçimde iç içe geçtiği iktidar ve sömürü ilişkilerini, acıyı ve şiddeti gizlemeye yarıyor. sağ bu şekilde siyasetini sürdürebiliyor ve solun eline bu siyasete karşı hiçbir şey yapmamak için bir bahane geçmiş oluyor. özellikle queer hareketinde fahişe cinsel özgürleşmenin, sınır ötesine geçmenin sembolüne, flört edilecek bir mücevhere dönüştürülüyor. ama fetişleştirme dayanışmanın karşıtı. "seks işçiliği" teriminin seks endüstrisinin büyüdüğü ve kurumsallaştığı bir çağda prezentabl hale gelmesi hiç de şaşırtıcı değil. bununla amaçlanan fuhuşu modern ve özgür iradeyle seçilmiş bir şey olarak pazarlamak ve meşrulaştırmak.

kitabınızın daha giriş bölümünde alman fuhuş yasasını eleştiriyorsunuz. isveç'teki yasal durum nasıl?

isveç'te 1999'dan bu yana cinsel hizmetlerin satın alınması yasak, satılmasıysa değil. yani fahişelerin cezalandırılması mümkün değil, yalnızca müşterileri cezalandırılabilir. yasa, insanların dikkatini nihayet fuhuştan sorumlu olanlara, yani erkeklere çekiyor. norveç ve izlanda'da da benzer yasalar var ve fransa da benzer bir yasayı yürürlüğe koymaya hazırlanıyor.

isveç'teki yasa değişikliğinin kovuşturmayı müşterilere yöneltmesinin dışında elle tutulabilir bir etkisi oldu mu?

son on yılda isveç'te müşterilerin sayısında neredeyse yarı yarıya azalma oldu. fuhuşta kayda değer bir gerileme var. örneğin isveç'in iki katı kadar nüfusu olan hollanda'da on kat fazla fahişe var.

fakat fuhuş karşıtları bile yasallaşmanın fahişelerin çalışma koşullarını iyileştireceğini öne sürüyor. bu argüman sizi neden ikna etmiyor?

yanlış olduğu için. alman hükümeti 2007'de fuhuşun yasallaşmasının sonuçlarını değerlendiren bir araştırma yaptırdığında, umut edilen iyileşmelerden hiçbirinin hayata geçmediği ortaya çıktı. araştırmaya katılan fahişelerin yüzde birinden azı yasal bir iş ilişkisine sahipti ve ancak yüzde beşi kontratlı çalışmayı arzuluyordu. çoğunluk, mümkün olan en kısa zamanda fuhuşu bırakmak istiyordu.

bu yasaya karşı bir argüman değil ama. çeşitli sivil toplum kuruluşları, çalışma hukukunun çerçeve koşullarında, bir iyileşme için zorunlu olan değişikliklere gidilmediğini vurguladılar. 

fahişelerin haklarını savunan lobi gruplarının durumu biraz karışık. yanlış anlaşılmak istemem; bütün insanların haklarını savunan inisiyatiflere ihtiyacı vardır. ama temsil hakkını iddia edenlerin kimler olduğunu incelemekte fayda var. bu amaçla birçok avrupa ülkesini ziyaret ettim. genel olarak iki tip kuruluşla karşı karşıyayız. öncelikle fahişeler için seksiyonlar açan büyük sendikalar. bu, genelde bolca şatafatla, büyük konferanslarla ve rengarenk broşürlerle yapılıyor. sonrasında boşuna insanların üye olması bekleniyor. bir verdi [almanya'nın ve dünyanın en çok üyeye sahip olan ikinci sendikası] temsilcisi, bana "birkaç" fahişe üyelerinin olduğunu anlattı. ispanya'daki ccoo'da bir kişi bile yok. iş yerinde yürütülen mücadelelere dair de bilinen bir şey yok.

bunun haricinde, fahişelerin yanında sosyal hizmet uzmanlarının, siyasetçilerin ve iş adamlarının da aktif olduğu çeşitli lobi grupları var. hatta "international union of sex workers"ta söz sahibi olan bir de pezevenk var. vitrinde tutulsalar da fahişeler genelde azınlıktalar. bu grupların pek azının fuhuştan çıkar sağlayanlara karşı bir şeyler yapması dikkat çekici. daha çok kamuoyunu fuhuşun da herhangi bir işten farkı olmadığına ikna etmeye uğraşıyorlar.

peki fuhuş neden normal bir meslek değil?

fuhuş diğerlerinden farkı olmayan normal bir meslek değil. 2004 yılında abd'de yapılan bir araştırmaya göre fahişelerin bir cinayete kurban gitme ihtimali normal kadınların 18 katı. bu, fuhuşun yasal olduğu ülkelerde de geçerli. polisler, tehlikelere karşı silahlarla ve kurşun geçirmez yeleklerle donatılıyor. fahişelere ne veriliyor? hangi "normal" işte böyle bir duruma müsamaha gösterilir?

özellikle fuhuş ve göçmenlik konularında yazan laura maria agustin, seks işçiliği hakkında hiçbir fikrinizin olmadığını öne sürdü.

kitabımın, agustin'in ve fuhuşu güzel bir şeymiş gibi göstermekten geçinen diğerlerinin hoşuna gitmemesi beni şaşırtmadı. agustin aşırı ileri gidiyor. insan kaçakçılarının kurbanlarını "göçmen seks işçileri" olarak adlandırıyor ve "kozmopolit özneler" olarak sunuyor. kitabını okurken gerçek anlamda midem bulanmıştı.

"kurban" sözcüğüyle bir sorununuz yok mu?

kurbanın ortadan kaldırılması çağımızın ilginç bir fenomeni. bütün insanlar başlarına gelen, dolayısıyla hayatlarında iyi olmayan her şeyden sorumlu tutuluyor. insanların "kurban" olmaya hakları yok, çünkü "özne"ler. ama "kurban"ın karşıtı "özne" değil "fail". ve zaten amaçlanan da "fail" kategorisinin ortadan kaldırılması. "kurban" yoksa "fail" de yoktur.

isveç'te otonom solda aktifsiniz. otonomcuların bir sorunun çözümü için devleti adres göstermeleri alışılmışın dışında bir tavır.

olabilir. ama otonomcuların, insan bedeninin metalaştırıldığı, devletinse bu işten vergi geliri elde ederek pezevenkleştirildiği kapitalist bir sistemi desteklemeleri de alışılmışın dışında bir tavır. tabii ki yasalar sorunu çözmekten uzak. bunun için, hem fahişeler, hem de müşterileri için terapi olanaklarından alternatif yaşam ve çalışma koşullarına toplumsal önlemler gerekiyor. yine de başlangıçta yasalar, yeni bir bakış açısını vurgulayarak asıl ihtiyacımız olan toplumsal dönüşüme katkıda bulunabilir.


peki bu durumda solun rolü ne olmalı?

kendimize, konu cinsellik olduğunda hayallerimizin ne olduğunu sormalıyız. en iyi ve radikal önerimiz, içinde "iş tutma kutuları"nın olduğu, çevresi çitlerle çevrili park yerleriyse geleceğimiz karanlık demektir. ben, ticaretten kurtarılmış, katılan herkesin zevk aldığı bir cinsellik hayal ediyorum.

9 yorum:

ozdmroz dedi ki...

İsveç ve diğer ülkelerdeki yasaları düşünüyorum da, Türkiye'de böyle bir yasa'nın - ki benzeri var galiba- çok etkili olmayacağı kanısındayım. Bence kök nedenleri araştırılarak geniş kapsamlı cezai içerikli bir yasa çıkarılmalı. Ancak şu gerçek ki asla sıfıra yakın bir seviyeye çekemeceğiz fuhuş sorununu.

Gand dedi ki...

çeviri için teşekkürler, eline sağlık.........

şuna da çok güldüm :) "insan bedeninin metalaştırıldığı, devletinse bu işten vergi geliri elde ederek pezevenkleştirildiği"

stalker dedi ki...

devamını getir bu konunun kesinlikle. ille mutlak yargılara varmak zorunda değilsin. fikir cimnastiği bile çok faydalı olur.

Eleştirel Günlük dedi ki...

Ne iyi etmissin cevirip bizlere bunu iletmekle. Cok sagol. Oldukca da dusundurucu yorumlar ve konular var. Kurbanin karsiti fail meselesini anlamakta zorlandim. Kurbani kaldirip herkesi kendi yaptiklarindan sorumlu tutan yani yoksulsan, yani fahiseysen bu senin hatan ya da beceriksizligin (fail)anlayisini anlarim da "fail"in ortadan kaldirilmasi ne oluyor, onu anlamadim. Kurbani ortadan kaldirmak icin failure olmak zorunda sanki. O da olmazsa nasil aciklanacak sistematik haksizlik ve esitsizlikler?

outlaw dedi ki...

örnegin bir cinayetin gerceklesmesi icin bir maktül ve bir de katil gerekiyor. maktül icin ölümünden kendi suclu dersen, bir anlamda katili sucundan azad etmis oluyorsun.

"fail" kastedilen katil iste... (ya da bizim örnegimizde genelde cinsiyetci olan bütün bir toplum, özeldeyse pezevenk ya da seks icin para ödeyen erkek oluyor fail.)

kimi iktidar ve sömürü iliskilerinde "kurban"in kendi kaderinden sorumlu tutulmasi, "kurban" olma statüsünün elinden alinmasi "fail"leri koruyor nihayetinde...

Eleştirel Günlük dedi ki...

Ha ha ha cok komik olmus. Ben fail'i ingilizcede ki fail (basarisiz) diye okumusum. Kusura bakma yahu... Turkce'de fail diye bir sozcugun varligini bile unutmusum. Hic cagristirmadi birsey.

Adsız dedi ki...

cinsel tabuları devreden çıkarıp düşünmek lazım. her işçilik gibi fahişelikte emeğini satmakla oluşan bir durum. insanların yaşamak için kendini belli süre için kiralamasına zaten iş diyoruz. bu durumda hizmetçi veya çöpçülerle tabular dışında benzer iş yapan kişinin değerlendirmesinde frijit feminizmden çıkıp, ekonomik sistem gereği herkesin emeğinin alınıp satıldığını ve sömürüldüğünü fark etmemiz gerekir sorun insanların ihtiyaçlarını karşılamak için fahişelik yapması değil sorun insanların ihtiyaçlarını karşılamak için kendi emeğini satmak sorunda kalması. eğer kapitalizm varsa para varsa ihtiyaçlarını karşımak için insanlar tüm işlerde çalışırken kendilerini o saatler için satan durumundadır. Bu durum çöpçü için, hizmetçi içinde geçerli. yok öyle kapitalizme devlete fazla dokunmadan sadece tek bir alandaki emek sömürünü reddetmek. toptan karşı olmadıkça muhafazakar bir tepki olmaktan ve fuhuşun kriminalize edilmesinden başka şeye neden olmaz

outlaw dedi ki...

@kaplumbalık,

sadece fuhuşa karşı mücadele etmek, kapitalizme dokunmamak diye bir önermesi yok zaten ekman'ın. kapitalizmden, patriyarkadan bağımsız ele alınabilecek bir sorun da değil zaten. yaşadığımız toplumda tekeşli(!), erkekegemen aile kurumu cinselliğin örgütlenmesinin bir yüzüyse, diğer yüzünde de fuhuş var. ikisi birbirini reddetmiyor, tamamlıyor.

kapitalizmin emek sömürüsü üstüne kurulu olduğu konusunda da haklısın tabii, ama en azından iki tip iş birbirinden ayrılabilir: emek sömürüsü olarak örgütlenmesi açısından sorunlu olan, ama işlevi açısından kapitalizmin sonrasında da devam etmesi zorunlu (ya da olası) işler (örneğin ekmek fırını gibi) ve emek sömürüsünün de ötesinde, kendisi sorunlu olan işler. (cinsel bir tutuculuk gerekmiyor bu ayrıma gitmek için, örneğin işkencecilik de anılabilir bu kategoride, uşaklık da.)

dolayısıyla "işin içinde emek sömürüsü varsa gerisi teferruattır" mantığını doğru bulmuyorum. (genel olarak da toplumsal ilişkileri kavrarken tek bir faktörü göz önüne almanın yetersiz, hatta tehlikeli olduğunu düşünüyorum.)

gaykedi dedi ki...

kulaklarını çınlatıyor olabiliriz, sevgilerimle. http://ff.im/HNTfZ

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...