8 Mart 2011 Salı

HELGA "TÜRK ERKEKLERİNE BAYILIYORUM" DEDİ


türkiye'nin doğu komşularını ezberlemenin çok daha kolay olduğu o günlerde - ben, ilkokul öğrencisi, öğretmenimin adaletsizliği ve sadistliği dışında isyan edecek pek az şey tanırken - "rus kadınları" efsanesi  daha türkiye'yi sarmamıştı. hem zaten "ille de 'komünist'le sevişeceğim" diyen adama bir garip bakılırdı. sonra dünya da, okulda türkiye'nin doğu komşularının iran ve sovyetler birliği olduğunu öğrenen kafalar da bayağı bir karıştı. ama o koca karışıklık vuku bulmadan önce - yaşım tutmadığından ben dışarıda kalsam da - "biz" rus değil, alman kadınlara hastaydık. ve gazetelerimiz hergün onların da bize hasta olduğunu anlatırdı: "helga 'türk erkeklerine bayılıyorum' dedi"...

sonradan teoriyle praksis arasındaki o gerilimli alana doğruluğundan son derece emin olduğum sayısız teoriyi kurban ederken hissettiklerimi, türkiye'de o yıllarda eminim milyonlarca genç erkek de hissedebilirdi. zira o hayal ettiğimiz ilgiyi "helga" bize hiç ama hiç göstermedi. (ama tanıdığım solcuların çoğunluğunun teorilerini asla sorgulamamak adına "kusursuz teori"nin kusurlu hayata geçirilişini mahkum etmesi gibi o gençler de - ne yazık ki - sorunu hep kendi beceriksizliklerinde aradılar...) bize, esmer ve kıllı "türk erkekleri"ne, göstermek için açtığını sandığımız memelerini, yeniden giysilerin altına gömüp, "hans"ın yanına döndü "helga"... "biz" yine yalnızdık, ama yalnızlıktan çok daha acısı yine becerememiş, makus talihimizi değiştirememiş olmaktı...

alman kadınların türk erkeklere bayıldığı hurafesi nereden çıkmıştı? (yazıya resim ararken farkettim ki, ucuz gazeteler "helga"yı çoktan işten çıkarmakla kalmamış, yerine genç rus bir kız almışlar...) bu, bir tarih makalesi değil, bilimsellik iddiasının mahallesinden bile geçmeyen bir blog yazısı, dolayısıyla hiç sıkılıp utanmadan - kendim de sınamadığım - bir iddia ortaya atacağım: muhtemelen almanya'ya gelen ilk "gastarbeiter" jenerasyonu, türkiye'de bugünkünden çok daha katı bir tabu olan cinsellikle tanıştı. hayır, kimsenin pek öyle "türk erkeği" aradığı falan yoktu, ama sevdiğini çeşme başında görmek için yanıp tutuşan adam, ilk defa öpüştüğünde başından geçenin normal olduğuna inanamadı. kesin "orospu"ydu bu "helga", yoksa neden öpsündü. ama her önüne çıkanı öpecek kadar da "orospu" olamayacağına göre, kesin bizimkine hastaydı. (parmaklarım, klavyenin üstünde başka yönlere çekiyor, sömürgelerdeki yerli halkların cinsel gücü, sapkınlığı hakkındaki efsaneleri yazmak istiyor, ama yok, bu öyle bir yazı değil...)

ve "gastarbeiter" memlekete döndü... bilmiyorum artık, yıllık izinde mi, yoksa temelli döndüğünde mi anlattı, ama şöyle dedi: "ben 'helga'yı siktim..." ve devam etti: "o, benim kara saçlarıma, kıllı bedenime hayrandı..." ve toplumların yaşantısı, sıradan insanların yaşantısına inanılmaz biçimde benzediğinden, yalanı "gastarbeiter"i mahkum etti. yalan yalanı doğurdu, yıllar yılları izledi, kimse "biz size on yıllardır yalan söylüyoruz" demedi, diyemedi.

ta ki "gastarbeiter"ler "migrant"laşıp kök salana ve bir doğrucu salak (ki bu pek çok durumda olduğu gibi yine ben oluyorum) arkadaşlarını hayal kırıklığına uğratana dek...

"helga", "türk erkekleri"ne hasta olmuyor, hiçbir zaman da olmadı... "helga"da "türk erkeği"nin uyandırdığı tek hastalık hali, "üstün ırk"ın "medenileşmemiş sefiller" karşısında hissettiği mide bulantısı oldu. o rus kız da size hasta olmuyor, haberiniz olsun istedim...

4 yorum:

koala dedi ki...

Aaaaa olur mu? Hepsi Türk erkeğinin hastası. Hele o maço tavırlarına deli oluyorlar, hatta ve hatta en çok da bıyıklı halini seviyorlar.

Engin diye bir arkadaşım vardı, hakikaten gazetenin ismini hatırlamıyorum ama dış haberci olmasının yanı sıra her gün arka sayfa güzelinin altına bildiğin yazıyordu, benim favorim göğüsleri gayet net görünen bir hatunun altına yazdığı "Yunan güzeli Eleni, tam bir Türk erkeği hayranı. Her cumartesi motorla Marmaris ya da Bodrum'a giderek bu hasretini gideriyor. Eleni 'Türk erkeği bende tutku. Ne zaman, nerede bir Türk erkeği görsem dayanamıyorum ve onlara istediğini veriyorum"

Bundan daha iyisini bilmem. Her konuda olduğu gibi bu konuda da kendimizi kandırmak en iyi bildiğimiz iştir. Türkiye cennet vatan, Türk erkeği erkeğin has, Türk kadını bilmem ne, Türk sanayici şöyle, Türk futbolcu böyle.

Türk bir bok değil, bunu bir ara görmek lazım. İnsanı pis, köylüsü tembel, işçisi bilinç fakiri... Daha yüz tane şey sayarım ya neyse, öğlen öğlen kendime tasa yapmayayım.

Adsız dedi ki...

@koala aynı şekilde; insanın pis, köylünün tembel, işçinin bilinç fakiri olduğunu söylemek de bir yargı ve helga'nın bir türk erkeğine bayıldığına ilişkin bir yargıya benziyor. üstelik bir karşılaştırma içeriyor.

kime göre pis? kime göre tembel? kime göre bilinç fakiri? kimle karşılaştırınca? elbette kadınlar-erkekler bir ırka mensubiyet üzerinden bir hayranlık geliştirmiyor, ama aynı şekilde bir ırka mensubiyetle tembel, pis vs de olunmuyor diye düşünüyorum.

insanların temizliği kavrayışı, ne için çalışmakta oldukları (nelerle kandırıldıkları da elbette) ve işçi sınıfının bilincini ben etnik bir ilişkiyle açıklamaktan ziyade hegemonik, ideolojik bir anlamda açıklamanın daha doğru olacağını düşünüyorum.

ozdmroz dedi ki...

@koala, @outlaw;

Şunu anlamıyorum, aynı cümleler yerine "türk" değil de "kürt", "çerkez", "papaua yenigine'li" veya "alman" olsun. bunları biri yazdığında, "kürt" hakkında yazdığında -özellikle kürt diyorum - faşist, kafatasçı oluyor.

Burada farklı ironilerde yazı yazmış veya anlatmaya çalışmış olabilirsiniz. İki blogu da sıklıkla takip ederim, özellikle koala'nın yazılarının %99'unun altına imzamı atarım. Ama ne yazık ki yazı da yorum da her zaman üzerine saydırdığınız(mız) faşist düşüncesi gibi olmuş.

Ne olur bana burada anlatmak istenen o değil de, yok o yazı sadece böyle düşünenlere de demeyin, defalarca okudum ama bu düşüncemi değiştiremedim.

outlaw dedi ki...

@ozdmroz,

"öyle demedim, böyle dedim" deme demişsin, ancak tam olarak da onu yapacağım, elden gelen bir şey yok... (çabuk guinness rekorlar kitabı'nı getirin buraya, az önce bir cümlede en fazla "demek" sözünü kullanma rekorunu kırdım...)

"türk erkekleri"ni ne öven, ne de yeren tek bir cümle sarfetmedim, hatta sürekli tırnak içinde kullandım ki, gerçekten türkiye'de doğmuş, büyümüş (ya da türkiye kökenli) bütün erkekleri değil, birilerinin kendi kafasında yarattığı ve bize kakalamaya uğraştığı "türk erkeği" imajını hedef aldığım daha bir açık olsun.

hem "helga"nın beni sevip sevmediği, bana hasta olup olmadığı sadece benim özelliklerimden kaynaklanıyor olamaz, değil mi? onun bana bakışıdır mesele eninde sonunda ve bir toplumun ırkçı olduğundan bu kadar şikayet edip de, aynı zamanda kadınlarının "biz"e hasta olduğundan bahsediyorsak bu işte bir yamukluk olmak zorunda değil mi?

son paragraftaki "mide bulanması" vs. ırkçılığa bir atıftır, herhangi bir halkın mide bulandırıcılığına değil.

ki birçok şeyi de kendi kişisel tecrübelerimden yola çıkarak daha açık anlatabilir(d)im, artık cinsel yaşantımın ayrıntılarını blogda anlatmayayım dedim. ama en azından şu kadarını söyleyebilirim: almanya'ya göçtükten sonra türkiye'ye ilk gelişlerimde pek özgürlükçü, eşitlikçi, sosyalist, anarşist, kadın haklarından yana arkadaşım gerçekten de "yediğin içtiğin senin olsun, sen bize 'siktiğini' anlat" tavrı aldılar ve "o iş öyle değil, hasta olmuyorlar 'biz'e" dediğimde de hayal kırıklığına uğrayıp "milyonlara şapur şupur da, bizim salağa yarabbi şükür" dediler...

derdimi iyi anlatamamışım demek...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...