3 Ağustos 2010 Salı

SÜPER İMAM


malezya'nın adı, "türkiye iran mı olacak?" sorusunun tekrarlana tekrarlana can sıkıcı hale gelmesine cevaben "türkiye malezya mı olacak?" sorusuna geçiş yapılmasıyla türkiye kamuoyunda anılır olmuştu. bu tür suni korku salma kampanyalarının siyasi gerçeklikle pek alakası olmaması nedeniyle pek üstünde durmamıştım konunun, şimdi de buna dair edecek lafım yok.

ama anladım ki bir başka açıdan hem türkiye malezya oluyor gittikçe, hem de malezya türkiye: medya cıvıklığı, televizyon manyaklığı. iki ülke birlikte batıyor bok çukurunda.

big brother konseptinin "bizim hassaslıklarımıza" uygun hale getirilmesiyle (öyle çük-meme gözükmeyecek, ayrıca türk gençliği sevişmez ve sıçmaz!) "biri bizi gözetliyor" doğmuş ve böylece yıllarca paparazzi programlarıyla beslenen kollektif tele-röntgencilik yeni bir aşamaya ulaşmıştı.

daha sonra her şeyin hızla "eskimeye" ve unutulmaya mahkum olduğu medya çağında türkiye'ye özgü binbir versiyonu çıktı röntgencilik programlarının. ne zaman ki senin, benim gibi insanları bir mekana tıkıp 24 saat gözetlemek televizyon izleyicisini kesmez oldu, yeni "star"lar ararken bulduk kendimizi.

popstar, alaturka star, arabesk yarışması, çocuk şarkıcılar ve daha binbir numara...

anlaşılan malezya'da bunlar da kesmemiş olacak ki (ya da ara aşamalarda pek takılmadan uzun bir sıçrayış yapmışlar), prime-time'da "süper imam" aramaya başlamışlar ve bulmuşlar da.

başlangıçta 10 "süper imam" adayının bulunduğu yarışmada her hafta bir kişi seyircilerin oylarıyla elenirken, yarışmacılar dansedip şarkı söylemek yerine ses güzelliğinin yanı sıra hatiplikte, islami usullere göre ceset yıkayıp defnetmekte, hamile kadınlara danışmanlık yapmakta ve islam'ın öngördüğü şekilde - "helal" - koyun kesmekte sınanmış yarışmada.

yarışmanın galibi, malezya'nın "süper imamı" mohammad asyraf ridzuan adında bir ilahiyat mezunu olmuş. ve bedava bir hac ziyareti, suudi arabistan'daki medine üniversitesi'nde bir master programına burslu katılma hakkı ve sonrasında malezya'nın başkenti kuala lumpur'un en büyük camilerinden birinde iş olanağı kazanmış.

sizi bilmiyorum, ama ben malezya olmaktan gerçekten korkmaya başladım. bu korku, geçtiğimiz yıllarda yaratılan gibi yapay da değil ayrıca, zira türkiye cıvıklıkta sınır tanımama potansiyelinin büyüklüğünü çoktan sayısız defalar kanıtladı.

biri bu işe dur desin, türkiye "malezya" olmasın!

2 yorum:

Gand dedi ki...

Ben elenen imamlara ne olmuş onu merak ettim. Koyunu helal kesemeyen adamı imam olarak bırakmamışlardır herhalde?

Hem matrix kılıklı ya da daracık beyaz pantolonlu, jip kullanıp caddede fink atan türbanlılar ve bunların sevgilileri oluyorsa "Süper İmam" yarışması da mutlaka rating alacaktır. Kanal 7 ya da STV'den böyle bir hareket bekliyorum ben.

Zira hem dini bütün hem de hiçbir şeyden geri kalmamak mümkün.

Takiye mi? Hani nerde?

Geçer bunlar geçer elbet; yerine yenileri gelir. Dün ırkçılık, bugün dincilik, yarın bilmem necilik... Türkiye İran olmaz ama Malezya'ya benzemeye başladı bile.

Bugün Müstakil sermayedarlarının günüdür yarın Münasiplerin olur... Her şey olur, mümkündür.

O değil de bu makus talih hiç mi bozulmaz? Her çıkışın bir inişi olduğuna göre her inişin de bir çıkışı var mıdır? Yoksa bu lanetli Mezopotamya'da bundan sonra hep mi para için kan dökülecek, insanlar sömürelecektir?

Liboşlara inat, makus talihin değişeceğine inanmak istiyorum. Ama inanmak için tutanacak tek dal yok...

outlaw dedi ki...

yarismaya katilanlarin hepsi imam degilmis, aralarinda ciftci ya da bankada memur olanlar falan da varmis...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...